ATATÜRK
Atatürk 1881’de Türk’ün kader günü doğdu.
Renk değişti gökte yerde,
Al bayrağın ünü doğdu.
Mustafa isimli cana, Zübeyde olmuştu ana
Yön versin diye cihana
Bu milletin şanı doğdu.
Türklük gerilemiş çaresiz kalmış
Götürmüşken üç kıtaya şeref şan
Kalmış bir sultanın eline işler
Nice yıllar olmuş Türklük perişan
Ordular her yanda yenilmiş kardeşim
Kan ağlar beş cepheden memleket
Çekilmiş gibi Tanrım bir ara üstümüzden
Sessizlik büyümüş, sağır yerler gökler
Sağır be hey!..
Mütareke yapmış sultan
Can uğruna pare pare etmiş vatanı
Kaçmış gitmiş güvendiğim paşalar hep
Yurt açık kalmış
Çökmüş omuzlarıma yedi düvelin zoru
Ağır be hey!..
Bilirim yorgunsun nice savaş yıllarından
Ayağın Hicaz’da kalmış, kolun Kafkas’ta
Belki başın da kopmuştur
Ama hemşerim göğsün var ya
Neden sesin çıkmaz
Bağır be hey!..
Türkiye kandan olmuş al al
Düşmanlar yurdu etmişti işgal
Seni beklerdi matemli hilal
Mustafa Kemal, Mustafa Kemal
Tekmil Anadolu ayakta
Bu gelen BANDIRMA VAPURU.
Mustafa Kemal’in bakışı göklerden duru
Boz kalpağını hele bir çıkarsın Mustafa Kemal
Altın saçları pırıl pırıl uçuşsun rüzgarda
Mustafa Kemal’in elbisesi rütbesiz, nişansız
Ve avuçlarında kaderi yazılmış Türkiye’nin
Karadeniz sere serpe uzanmış önünde
Bandırma Vapuru yavaş yavaş yol alır
Gazi Anadolu’m divan kurmuş bekleşir
Mustafa Kemal geliyor
Vapur yaklaşır, yaklaşır
Yıl 1919 Mayısın on dokuzu
Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını
Yeryüzüne can veren, al yüzlü doğan güneş.
Ufukta bir gemi var
Hız yüklü, inanç yüklü, umut yüklü bu gemi.
Mustafa Kemal ölümsüz kahraman
Sen Samsun’a ayak bastığın an
Al bir bayrak gibi açılıp
Rüzgarınla dalgalandı vatan.
Dadaşlarla Erzurum’da
Seymenlerle Sivas’ta
Mustafa Kemal varmıştı Ankara’ya
İnsan insan, burç burç
Ankara büyümüştü.
Vatan tehlikedeydi, Atatürk karar verdi
Vatanı kurtaracak yine millettir dedi.
Ankara’da bir meclis toplayıp kurmak için
Günlerce, gecelerce çalıştı için için.
Güneş parlak gök berrak
Bugün benim düğünüm
Kalbim yüzüm gülüyor
İşte en büyük günüm
Atamın armağanı bana 23 NİSAN
Damarımda Türk kanı benim en büyük insan
Genç, ihtiyar, atlı yaya.
Koşuverdik cephede savaşmaya
Keskin nişancıları Pötürge’nin, Yozgat’ın
Bir kalp gibi çarptılar Ege’de efelerle.
Sürdük çıkardık düşmanları
Yurttan döktük denize.
Asıl zorlu savaş şimdi bekliyordu bizi
Gerçekten, temelden, kökten kurtuluş için
Düşüncemizde, duygularımızda, alışkanlıklarımızda
Kendi kendimizle, kendi karanlığımızla
Kıyasıya savaşmalıydık.
Uzun geceler bitmeliydi, silkinip atılmalıydık
Sabaha ulaşmalıydık.
Toprak kabardı, bayrak dalgalandı
Yeni seslerin adımlarıyla doldu yer
İlk adam mavi gözlerle baktı toprağa
Toprağın haritasını çizdi bayrağa.
Ve sildi parça parça güneş dilimleriyle
Sarayla sultanın adını
O yazdı alınyazımızı.
Ve bağırdık bütün gücümüzle
Gök gibi açınca ağzımızı, CUMHURİYET!..
Cumhuriyet özgürlük, insanca varlık yolu
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu
Yorgunluk, yoksulluk, esaret, sillet
Kalktı yavaş yavaş her türlü illet
Düşüncede sanatta uyandı millet
Kafa yenilendi, kol yenilendi.
Değiştik her yönde bütün biz Türkler
Atıldı başlardan külahlar, börtler
Soyuldu sırttan abalar, kürkler
Şapka yenilendi, şal yenilendi
Kasabada köyde okullar kurduk
Yediden yetmişe eğitime girdik
Hurafeye çoktan son verdik
Elif yenilendi, dal yenilendi.
Bildik ki her gönül seni özler,
Kaldırdık peçeyi açıldı yüzler
Erdi sosyal haklara kadınlar kızlar
Miras yenilendi, mal yenilendi.
Cumhuriyet ulusta güvenliğin başıdır
Yücelmeye yardımcı, geriliğe karşıdır.
10 Kasım 1938
O sabah gök karardı birdenbire
Kuşlar kanat çırptı
Yaprakları döküldü ağaçların
O sabah en acı ağıtını okudu felek
Dokuzu beş geçiyor saat
Ve o Kocatepe’de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi
Rahat ve cesur öldü.
Öldüğün söylenir 10 Kasımlarda
Oysa duruyorsun karşımda
Önümdesin, yol gösterenimsin
Sakın ayrılmayın izimden dersin her yazında
Senden ayrılamam inan bana
Çünkü kendimden daha yakınım sana,
Sen Türksün, Türklüksün
Sen egemenlik, sen özgürlüksün
Sen ışıksın, aydınlıksın
Sen akılsın, çağdaş uygarlıksın
Sen bilimsin, fensin
Sen kendimsin, bensin
Seni yok etmek için çıkacak karşına nice engeller
Esecek fırtınalar, karayeller
Karşılarında ben duracağım ancak
Kıracaktır her engeli bu eller
Atatürk’ü yıkamaz bu eller
O utanmaz eller...